7 Haziran 2017 Çarşamba

Körfezde Kopan Kasırga

Basra Körfezi’nde kopan kasırgayı görüyorsunuz değil mi? Geçtiğimiz gün ajanslar, başını

Suudi Arabistan’ın çektiği Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ın Katar ile bütün

diplomatik ilişkilerini kestiklerini duyurdular. (Bu kervana daha sonra Yemen, Libya ve

Maldivler de katıldı.) Diplomatik ilişkilerde karşılıklı horozlanmalarda, bizler daha ziyade

nota vermek, muarız devletin büyükelçisini alçak koltuğa oturtmak, olmadı en kötü ilişkileri

maslahatgüzar seviyesine indirmeye aşinayız. Bu seviyenin Büyükelçilik seviyesinden aşağı

olduğunu bilmekle beraber, ilişkilerin son tahlilde sürdüğünü biliriz. Ama Körfez’de olanlar

bunun çok ötesinde, söz konusu ülkeler tek kara bağlantısı Suudi Arabistan olan Katar ile

selamı sabahı tamamen kesmiş durumdalar. Bu ülkeler sınırlarını, hava sahalarını, limanlarını

Katar’a kapattılar. Ülkelerinde bulunan Katarlılardan 14 gün içinde ülkelerini terk etmelerini

istediler. Ve daha ne yaptırımlar ne yaptırımlar, hülasa bu minik ülke resmen abluka altına

alındı. Peki, bu hızlı ve öfkeli ülkelerin emirleri, kralları niye bu kadar celallenmişti?

Söz konusu ülkelerden gelen ardı ardına açıklamalardan anlıyoruz ki Katar’ı terörü

desteklemekle suçluyorlardı. Bu suçlamayı yapan ülkeleri görünce ister istemez insanın

yüzünde müstehzi bir tebessüm oluşuyor. Suudiler Katar’ın terör propagandasını yaptığını,

ülkesinde teröristleri barındığını söylüyordu. Mısır, IŞİD’in fikirlerini yaymak, İhvan

liderlerine kucak açmakla, Bahreyn ise İran bağlantılı terör örgütlerini desteklemekle

suçluyordu Katar’ı. Bu açıklamalar ve girişimler sonrası kelimenin tam anlamıyla Trump’ın

göğsünün kabardığına şüphe yok. Bölgeye ziyaretinin nasılda işe yaradığını Twitter

hesabından böbürlenerek aktarıyor, radikal ideolojilere, terör destekçilerine karşı çıkılması

isteğinin (emrinin) anında yerine getirilmesinden duyduğu hoşnutluğu ifade ediyordu.

Varlıklarını ABD’ye borçlu olan despot, kukla emir(cik)ler için olmasa da onların yönettiği

ülke halkları için ne utanç verici bir aşağılanma. Trump’ın ablukaya alınmasını hararetle

desteklediği Katar’da el Üdeid Üssü’nde 10 bin ABD askeri bulunuyor. ABD’nin

Ortadoğu’daki en büyük üssünün terör destekçisi bir ülkede bulunuyor olması ise ayrı bir

hoşluk gerçekten. Gerçi yeryüzündeki aşağı yukarı her insan ABD’nin bir haydut devlet

olduğunu, her türlü tezvirat ve tutarsızlığı kendilerine mubah gördüklerini bilir. Terör

finansörü devletlerin babası olarak en hayırlı evladı Suudilerle, terör destekçilerine karşı

duruyor gözükmesi de o yüzden normal sayılabilir. Daha yeni ABD’ye 280 milyarlık silah

anlaşması ile rüşvet veren Suudi’lerin bu zamana kadar El Kaide’ye yaptığı destek de

kimsenin umurunda olmayacaktır haliyle.

Velhasıl asıl mevzunun teröre destek falan olmadığı aşikâr. Katar teröre destek vermişse bile

bu kesinlikle Suudilerin verdiğinden fazla değildir. Uzun zamandır Katar, kendisine rest

çeken bu koalisyonun kırmızıçizgilerini zorluyordu. İran, Hizbullah, Hamas ve İhvan’a

yönelik genel tavrın dışına kaymalar gösteriyordu.

Katar şuan, Trump ile birlikte yeniden açıkça baş düşman ilan edilen İran ile sürdürmeye

çalıştığı denge politikasının bedelini ödüyor. Yakında zamanda belki bir askeri darbeyle bile

karşılaşabilir. Bütün bu olanlar ilk yurtdışı gezisinde bütün bir körfezi darmaduman eden

Trump’ın İran’a yönelik açıklamalarını emir telakki eden Suudi Arabistan ve saz

arkadaşlarının bölgede İran’a karşı tek vücut olma konusundaki kararlılığını ve hiçbir şekilde

oluşturdukları cephede gedik açılmasını istemediklerini gösteriyor. Bundan sonraki süreçte

bölgeyi ve Katar ile çok yakın ilişkiler kuran Türkiye’yi neler bekliyor asıl üzerinde

durulması gereken konu galiba bu…