Çok derin bir uykuya dalmıştı. Rüyasında yağmurlu
bir gecede, bir sokak ortasında duruyordu. Gökyüzüne baktığında yeşil bulutları
yararak süzülen ayın ışıklarını görebiliyordu. Derin derin soludu. Sakince
yürümeye başladı. Çok uzaklardan köpek sesleri geliyordu. Üzerinden bir gölge
geçtiğini hissetti/sandı. Adımlarını hızlandırdı, kapalı bir yer bulursa
girmeyi düşündü. O niyetle kaldırım kenarına yanaştı, kenarda apartmanlar
vardı. Apartmanlardan birine yaklaştı, kapıyı zorlamayı düşündü. Ama kapısı
yoktu. Bütün sıra boyunca tek tek baktı ama hiçbir apartmanın giriş kapısı
yoktu. El yordamıyla yokluyordu ama nafile. En son yokladığı apartmandan bir
adım uzaklaştığında oranın aslında yüksek bir duvar olduğunu fark etti. Geldiği
yolu geri dönmeyi düşündü. Sonra önüne doğru baktı, uzaklardan geçen arabaların
farlarını görüyordu. O yöne gitmeyi düşündü. Duvar kenarına adeta yaslanarak
yavaş yavaş yürüyordu. Birkaç kez bazı sesler duyar gibi olmuştu, seslerden
ürktüğü için hafifçe hızlanmaya karar verdi. Onu takip eden birileri olduğunu
düşünüyordu, arkasına dönüp bakmaya cesaret edemedi, hızlı adımlarla yürümeyi
sürdürdü. Arkasındaki şeyin nefes alış verişlerini duyuyordu. Sonra kendi
nefesini tutmasıyla gelen sesin kaybolduğunu fark etti. Kendi soluğundan korkmuştu.
Bu durum onu çok rahatlatmış sayılmazdı. Bir an evvel aydınlık ve kalabalık bir
yere varmayı ya da sığınabileceği kapalı bir yer bulmak istiyordu. Duvar
kenarında yürümeyi sürdürüyordu. Biraz sonra, ileride önünde bir beyazlık fark
etti. Yavaşça yürümeyi sürdürdü. Ne olduğu anlamaya çalışıyordu, beyaz bir
poşet, çanta vs olabileceğini düşündü ama yaklaştıkça tüylerini fark etti.
Beyaz bir köpek kaldırıma kıvrılmış yatıyordu. Kalp atışları hızlandı, yavaş
hareketlerle yola doğru yürüdü. Köpeğin yanından geçerken dikkatle onu kontrol
ediyordu. Yanından geçip kafasını yola çevirdiğinde duyduğu hırlamayla irkildi.
Köpek uyanmıştı. Arkasına dönüp baktığında, köpek ona doğru dönmüş ve
hırlıyordu. Karanlıkta parlayan beyaz dişlerini seçebiliyordu. Önüne dönüp koşmayı
düşündüğünde ileride iki köpeğin daha olduğunu fark etti. Durdu, derin derin
soludu. Her yanını ter basmıştı, kalp atışları öyle hızlandı ki bir ne
yapacağını kestiremedi. Olduğu yerde kalakaldı. İleride gördüğü araba farlarına
yaklaşmıştı ama o tarafa gidemiyordu. Geldiği yöne doğru hızlıca koşarsa beyaz
köpeğin onu yakalamasından korkuyordu. Diğer iki köpek onu fark etmediği için o
yöne yavaşça yürümeye karar verdi. Oraya varmadan köpeklerin uzaklaşmalarını
umuyordu ki beyaz köpek havladı. Ardından diğer iki köpek dikkatlerini sesin
geldiği yöne verdiler. Adam bir beyaz köpeğe bir yukarıdaki iki köpeğe baktı,
hızlıca geldiği yöne doğru koşmaya başladı, beyaz köpeğin yanından hızla
geçerken onun da onu kovalamaya başladığını hemen fark etti. Havlama sesleri
çoğaldığına göre diğer iki köpek de ardı sıra geliyordu. Uzun süre yokuş aşağı
koştuktan sonra köpeklerin peşini bıraktığını fark etti. Yeniden bir duvar
dibine sığınarak yürümeyi düşündüğü anda, sağında sokak lambalarının etrafı
aydınlattığı bir sokak gördü. Hemen oraya girdi, içi biraz ferahlamıştı. Biraz
daha yürüdüğünde karşıdan gelenler olduğunu fark etti. Gülerek geliyorlardı. Üç
adamdı gelen. Yanında geçip gittiler, arkasına dönüp baktığında köpeklerden
kaçtığı yokuşa doğru yürüdüklerini fark etti. Adamları iyice uzaklaşana kadar
izledi. Beyaz köpeğin yanından geçerlerken gülmeye devam ediyorlardı. Beyaz
köpek onlarla hiç ilgilenmemişti. Yolda yürümeyi sürdürdü yanından geçen birkaç
kişi daha oldu. Artık kendini daha güvende hissediyordu. Biraz daha yürüdüğünde
işlek bir caddede buldu kendini, çok rahatlamıştı. Her tarafta insanlar vardı.
Az evvel yaşadığı korkuyu abarttığını düşündü. Karşıdan kalabalık genç bir grup
geliyordu. Aralarında, sevgilisinin koluna girmiş zor yürüyen sarhoş bir kızı
görmüştü. Yanından geçerken adamın yüzüne dikkatlice bakmıştı. Adam ilerledikçe
kalabalık artıyordu sanki. Yol giderek genişliyordu. Etrafındaki insanlara
bakarak yürürken karşıdan sallanarak elen bir sarhoş adamı fark etti. Üzerine
doğru yalpalayarak geliyor gibiydi. Kenara çekilip sarhoş adamın geçip
gitmesini bekledi. Sarhoş adam gelip tam önünde durdu. Kolunu tutup bir şeyler
söylemeye çalıştı, adam silkindi sarhoştan kurtulup yürümek istiyordu. Sarhoş
adam bir türlü onu bırakmıyordu. Adam onu itiyor, ondan kurtulmaya çalışıyordu.
Sarhoş adamın yüzü öyle çirkindi ki… ağzından salyalar akıyordu ve bir yandan
konuşmaya çalışıyordu. Adamın ruhu daralmıştı, bir türlü kurtulamıyordu. İleri
adım attıkça, sarhoş adam daha kuvvetlice onu durdurmaya çalışıyordu. Şimdi
yerde ayaklarını tutuyordu. Yolda yürürken ayağına takılan ve bir türlü çıkmayan
bir poşet gibiydi adeta. Sarhoş adam yerden kalkıp adamın o çirkin sallayalı
ağzıyla öpmeye çalıştı. Adam bütün gücüyle sarhoşun yüzünü yumruklamaya
başladı. Hiç durmadan ardı ardına vuruyordu. Yüzü kanlar içinde kalmıştı sarhoş
adamın. Adam hıncını alamıyordu, uyanmıştı ama hala yastığı yumrukluyordu…