KNİDOS ANTİK KENTİ
Üç tarafı
denizlerle, her yanı kadim medeniyetlerin izleriyle dolu olan Anadolu
coğrafyasının eşsiz doğal güzellikleri ve tarihi/kültürel zenginliklerine
hatırı sayılır bir katkı da Knidos antik kenti yapmaktadır. Knidos, Muğla ili
Datça ilçesinde bulunan Reşadiye yarımadasının ucunda bulunmaktadır. Burası 67
km uzunluğundaki bir yarımadanın uç noktasıdır ve bu konumuyla benzersiz bir
coğrafi yapıya sahiptir.
Kent,
yarımadanın sonunda dar bir berzahla bağlanan anakara ve küçük bir ada üzerinde
kurulmuştur. Ada anakaraya yüzyılların getirdiği alüvyonlarla oluşmuş kıstak
ile bağlanmıştır.
MÖ 360 tarihlerinde
bölge Pers hâkimiyetindedir ve yine bu zamanlarda Knidoslular Datça ilçesinin
yakınlarında olduğu tahmin edilen kentlerinden ayrılarak Tekvir mevkiindeki
yeni Knidos kentini kurmuşlardı. Strabon, Knidos’un hem ada hem kara üzerinde
yerleşim biçimiyle çift kent görünümünde olduğunu yazar. Her iki yerleşimin
etrafı birbirinden bağımsız surlarla çevrilidir. Prof. Dr. Adil Tırpan bu durum
için: “Kara surlarının çevirdiği yamacın
doğu ucunda şehre bir eklenti gibi yer alan akropol surlarını da hesaba
katarsak Knidos antik kentine tripolis denilebilir” demektedir.
Knidos,
antik dönem boyunca ticari faaliyetleri, anıtsal yapıları, sanat eserleri ile
çağın en önemli kentlerinden biri olmuştur. Şehrin deniz ticaret yollarının
kesişme noktası oluşu konumuna stratejik bir önem katıyordu. Bu durumu iyi değerlendiren Knidoslular kısa
zamanda antik dünyanın ekonomisinde söz sahibi hale geldiler. Bunların yanı
sıra Dor Birliği’nin dini merkezi olmasıyla birlikte Knidos altın bir çağ
yaşamıştır.
Doç. Dr. Ertekin
Mustafa Doksanaltı bu antik kentin anakarayla birleşen ucuyla ilgili şunları
söyler: “Deniz ticaretinin başlangıcından
beri, Batı Anadolu ve Yunanistan kıyılarında yer alan merkezler ile Güney
Anadolu, Fenike ya da Mısır arasındaki deniz rotasının kavşak noktasında yer
alan yarımadanın ucu ve dolayısıyla bu küçük ada ticaret ve savaş gemilerince
çok iyi tanınan bir nokta olmalıdır.”
KENTİN KURULUŞU
Knidos önce bugünkü Datça ilçe merkezinin
1,5 km kuzeydoğusunda Dalacak burnu üzerindeki Burgaz mevkiinde
kurulmuştu. Sonra Yarımadanın batı ucundaki Tekir Burnu üzerine taşındı. Antik
kaynaklardan bazıları kentin kuruluşunu Argoslu bir kahraman olan Triopas’a
dayandırır. Bahsi geçen kuruluş efsanesine göre Triopas’ın Knidos yarımadasında
Triopion olarak adlandırılan bir yerleşim yeri ve kutsal alan kurmuş olduğundan
bahsedilir. Herodotos’a göre Argoslu kahramanın kurduğu Triopion yarımadanın en
ucunda yer alır ve denizden yükselen bir burun şeklindedir. Thukydides ise bu
ismi, Knidos topraklarındaki çıkıntılı bir burun olarak ifade eder.
Yapılan kazılar sonucunda yerleşim
başlangıcı MÖ VII yüzyıla tarihlendirilmiştir. Zamanla oldukça güçlü bir kent
haline gelen Knidos’a komşu kentler şunlardır: Lindos, Kameiros, Ialysos, Kos,
Halikarnasos ve Delos’tur. Bu kentlerin beşiyle(Lindos, Kameiros, Ialysos, Kos,
Halikarnasos )birlikte Dor Hexapolisi’ni oluşturdular. Dor’lar Knidos’u
ticaretin ve kültürel hayatın en önemli liman şehri yapmayı başarmışlardı.
Knidos; bilim, mimarlık ve sanatta da oldukça ileri bir
kentti. Tarihin büyük astronomi ve matematik bilimcisi Eudoksus, doktor Euryphon, ünlü ressam Polygnotos ve
dünyanın yedi harikasından biri sayılan İskenderiye
Feneri’nin mimarı Sostratos burada
yaşadı.
Doktor Euryphon ve öğrencileri zamanının ikinci büyük tıp
okulunu Knidos’ta kurdular. Eudoksus’un geliştirdiği ve dönemin büyük buluşu
olan güneş saati, ören yerinde bugün de görülebilir.
Herodotos’un “Tarih”inde Knidos:
“Bunların toprakları denize bakar; Triopion denilmesi
bundandır; burası Bybassos Yarımadasının uzantısıdır; bütün Knidos toprağı,
ince bir kıstak dışında, suyla çevrilidir; kuzeyi Kerameikos Körfezi, güneyi
Syme ve Rhodos Denizi’dir. Harpagos, İonia’ya indiği zaman Knidoslular, bu
aşağı yukarı beş stat genişliğindeki kıstağı kazmaya başladılar; yurtlarını
ada haline getirmek istiyorlardı. Böylece tamamen kendi yurtlarına çekilmiş
olacaklardı, zira kazmak istedikleri yer, Knidos topraklarını anakaraya
bağlayan toprak parçasıydı. Pek büyük insan emeği harcandı bu iş için; ama
görülmemiş bir olay geldi başlarına, işçiler taşları kırarlarken çeşitli
yerlerinde ve en çok da gözlerinde inanılmaz büyüklükte yaralar açılmaya
başladı. Delphoi’ye elçiler gönderip bu nedir diye danıştılar, Knidosluların
kendileri anlattılar, Pythia şu üçlü iambos ile cevap vermiş:
Kıstak ne kale ister ne kazılmak
Zeus isteseydi bu kayaya ada yapmaz mıydı?
|
Şehrin
önemli mimari faaliyetlerinin MÖ IV. Yüzyılın ikinci yarısında başladığını
söyleyebiliriz. Bu devirde Knidos darphanesinde basılan sikkelerin üzerini ünlü
heykeltıraş Praxiteles’in Knidoslu Afrodit eseri süslüyordu. Bunların yanı sıra
Skopas, Bryaxis gibi ünlü heykeltıraşların çalışmaları, Eudoxos’un “rasathanesi”
bu yüzyılın önemli imar faaliyetleridir. Kentin stratejik konumu onu savunmaya
yönelik imara özen göstermeye zorlamıştır.
|
KNİDOS KAZILARI VE
YAĞMA
1858-59
yıllarında Kraliyet Mühendisleri’nin maddi desteğiyle Sir Charles Thomas
Newton, Britis Museum adına Knidos’ta ilk kapsamlı ve planlı kazıları
gerçekleştirir. Bu çalışmalarda, “Aslanlı Mezar Anıtı” , “Demeter Kutsal
Alanı”, Musalar Kutsal Alanı” , “Nekropol Alanı” “Küçük Tiyatro” ve “Odeon”da
kazılar yapılmış ve bulunan değerli eserlerin büyük bir bölümü Londra’ya
götürülmüştür. Götürülen ve British Museum’da sergilenen bu eserler arasında en
ilgi çekici olanı hiç kuşku yok ki “Knidos Aslanı”dır. Bu eser ana giriş
kapısının açıldığı büyük avlunun hemen başında bulunur. Uzunluğu 3.01,
yüksekliği 1.80 metredir. Bu eserde aslında Dorik düzende inşa edilmiş bir
mezarın piramidal çatısı üzerinde durmaktaydı. Newton’un günlüklerinden
öğrendiğimize göre tonlarca ağırlıktaki bu aslan heykeli 100 Türk işçisiyle
yapılan zikzak rampa yol sayesinde aşağı kıyıya indirmiştir. Günümüzde British
Museum’da sergilenen Knidos Aslanı ve Knidos’a ait yüzlerce kasa heykel 28
Eylül 1858’de The Supply adlı donanma gemisinin kargosunda Londra’ya doğru yola
çıkmıştı.
BÜYÜK TİYATRO
Büyük
Tiyatronun mimari parçaları, Aphrodite Tapınağının sütunları, Mısır Valisi
Kavalalı Mehmet Ali Paşanın Kahire'deki sarayında ve Dolmabahçe Sarayının iç
merdivenlerinin yapımında kullanıldı.
KÜÇÜK TİYATRO
4500 kişilik
Küçük Tiyatro, Knidos'un en iyi korunmuş yapısıdır. Yapı MÖ. IV Yüzyıla
tarihleniyor. Son buluntular ışığında,
antik dünyanın en eski tiyatrosu olma özelliğine sahip oldu.
Roma
Döneminde, su oyunları, deniz savaşları ve gladyatör gösterileri yapılabilecek
şekilde tadilat geçirdi.
Bölgede
ayrıca Apollon Tapınağı bulunurdu. Her yıl altı Dor kenti (Dor Heksapolisi)
burada toplanır, basamaklara (Tiyatron)
oturur, Tanrı Apollon adına düzenlenen şenlikleri izlerdi. Kentin kuruluşuna
tarihlenen Anıtsal Kapı da kazılarına devam edilen Liman Caddesi ile Doğu-batı
caddesinin kesişme noktasında yer alıyor. Podyumlu Tapınak/Korinth Tapınağı,
Yükseltilmiş bir podyum üzerinde, MS. III. Yüzyıl’da İmparator Hadrianus
döneminde inşa edilmiştir. Erken Bizans Döneminde kiliseye çevrilen Dionysos
Tapınağı ise MÖ. III. Yüzyıla tarihlenmiştir.
1857 de
Newton tarafından bulunan Demeter Tapınağında bulunan oturur durumdaki Tanrıça
Demeter Heykeli ve Bryaxis'in yaptığı Dionysos Heykeli, Rahibe Nikokleia Heykeli
bugün British Museum’da sergileniyorlar.
KNİDOS KRONOLOJİSİ
- MÖ. 545 yıllarında, Pers komutanı Harpagos'a karşı,
Datça yarımadasının doğu ucunda kanal açıp ülkelerini ada haline getirmek
istedilerse de başarılı olamadılar. Kentlerini direnmeden teslim ettiler.
Persler Knidos’a zarar vermediler. Bu yüzyılda Knidos, şarap ihraç eden önemli
bir ticaret merkezi konumuna gelmiştir.
- V. yy. da Delos Deniz Birliğine üyedir.
- MÖ.394 yılında, Atinalı Amiral Konon, Spartalıları
Knidos açıklarında yenilgiye uğratır.
- MÖ. 387 yılındaki Kral Barışı ile Pers egemenliğine
girdi.
- MÖ.360 yıllarında Eski Knidos (Datça) kentinden, Bugün
Tekir Burnu’ndaki yerlerine taşındılar.
- MÖ. 334 yılında Büyük İskender'e direnmeden teslim oldular.
- MÖ. 129 yılında kent Roma Eyalet sınırlarına dâhil
oldu. İmparatorluk Döneminde, özgür kent durumundaydı.
- Hıristiyanlık Döneminde, küçük bir kasaba ve
piskoposluk merkeziydi. Bu dönemde 5 kilise ve bir şapel yapıldı.
- 6. ve 7. yüzyıllardaki Arap akınları ve korsan
saldırıları kentin sonunu hazırladı ve tamamıyla terk edildi.
KNİDOS APHRODİTESİ
Atinalı heykeltıraş Praxiteles’in yaptığı bu
heykel hiç kuşku yok ki antik dünyanın en meşhur heykelidir. Zira ilk kez
bir tanrıça çırılçıplak tasvir edilmiştir. Meşhur heykeltıraş Praxiteles, İstanköy Adası sakinlerinin siparişi için iki Afrodit heykeli
yapar. Bunlardan birinde tanrıça figürü örtülüyken diğerinde tanrıça çırılçıplaktır.
Ada sakinleri, çıplak heykeli almak istemez ve heykel Knidos şehri tarafından
alınır ve şehrin en yüksek terasına yerleştirilir. Bu heykel sayesinde çok
büyük bir üne kavuşan Knidos parlak dönemleri geride kalıp yoksullaştığında
bile Bithynia Kralının büyük para önerisini, yapılan halk oylaması sonucu geri
çevirip heykelleriyle birlikte sıkıntıya katlanmayı seçerler.
Heykelin çok estetik bir dayanağı vardır.
Bir hydrianın üstünde bol kumaşlı bir örtüyü tutmaktadır. Tanrıçanın bu örtüyü
tutuşu çok zariftir. Burada zarafet içinde bir çıplaklık söz konusudur.
Hareketli ve sabit bacak ve vücut kıvrımları frontaliteyi bozar. Hareketli ayak
adeta yeri okşar gibidir. Gevşek topuzlu saçlarının üzerinde tanrıçaya has bir
bant vardır. Tanrıçanın boynunda daha sonra “venüsring” denilecek guatr izleri
dikkat çeker. Heykeltıraşın âşık olduğu Hetere isimli kadının guatrlı olması
eserlerine de yansımıştır. Yansıyan bu özellik antik çağda bir güzellik
anlayışı olarak benimsenmiştir.
KAYNAKÇA
Prof. Dr. Ahmet Adil Tırpan - Knidos
Akropol Surları
Doç. Dr. Ertekin M. Doksanaltı - Knidos- Kap Krio Yerleşim Alanı
Doç. Dr. Ertekin M. Doksanaltı - Knidos Aslanı C.T Newton ve Mehmet Ali Ağa
Herodotos – Tarih
Vikipedi
Knidos Antik Kenti hakkında harika bir yazı okudum.. Emeğinize sağlık..
YanıtlaSilTeşekkür ederim...
SilAdamlar ta 160 sene önce yağma etmeye başlamışlar ve birçok eseri yurtdışına kaçırmışlar.Ülkemizde birçok kazı çalışmasını neden halen yabancılar (Almanlar ,İngilizler ) yapıyor , neden yaptırıyoruz. Anlamak çok güç. Bir çok arkeolog kardeşimiz işsizken.
YanıtlaSil